Hayali Coğrafya Atlası’nda, şöyle bir konuşma geçer: “Bu da ne?” diye sordu John. Ufak adam göz kırptı ve tek kaşını kaldırdı. “Bu bir dünya oğlum” dedi. “Bütün Dünya; mürekkep ve kan, parşömen ve pelur, deri ve cilt. İşte bu, Dünya; ister sakla, ister kaybet, o senin.” Hayali coğrafyalarda fantastik yaratıklar da olabilir, başka şeyler de.… Okumaya devam et “İster sakla, ister kaybet; o senin”
Kategori: Adalar Modalar
Alabama Chanin ve Ters Aplikeler
YouTube’da DIY videolarından içinize fenalık gelmiş olabilir. Güzel bir fikrin tanınmaz hale getirilişinin ilk örneği değil ne de olsa bu. Ben size başka bir “do it yourself” hikâyesi anlatmak istiyorum. Gerçi Alabama Chanin’i bir DIY hikâyesinden ibaretmiş gibi anlatmak en hafif tabirle, ayıp olur. Baştan alayım. Birkaç yıldır, “ipişleri” diye bir şeylerin peşindeyim. Annemin verdiği… Okumaya devam et Alabama Chanin ve Ters Aplikeler
KALBEN YAZISI
Başlığı bilerek böyle seçtim. Milyon tane Kalben yazısı yazılmıştır çünkü[1]. Tutarlı hayranlardan, “n’oluyor bu Türkçe müzikte?” diye yazılmış görev yazılarına, müzisyenlerin oraya buraya düştüğü notlardan, önünde ceket ilikleyeceğimiz müzik yazarlarının söylediklerine. Zahmet edip de hiçbirine bakmadığımı, sadece 2016’da Kalben’in ilk albümü çıktığından beri, her bir şarkısının hayatımda ayrı ayrı yer ettiğini, döne dolaşa dinlediğimi, bütün… Okumaya devam et KALBEN YAZISI
İpişleri
İpişleri büyüleyicidir. İplerle ve kumaşlarla yapılan şey, hiçbir zaman sadece “süsleme” değildir, aslında birçok durumda süslemeyle alâkası bile yoktur. Saklama, tamir etme, koruma, sürdürme, kendini ifade etme, yaratıcılık… Kökleri ne zamana dayanır emin değiliz ama dünyanın her yerinde yapıldığını biliyoruz. Bizim kırk yama dediğimize Amerikalılar patchwork diyor ama yapılan şey çok benzer: parçaları birleştirip yeni… Okumaya devam et İpişleri
Annie Montgomerie’nin Hüzünlü Hikayeleri
Annie Montgomerie yaptığı işlere dair şimdiye kadar birkaç cümleden fazlasını etmemiş bir kadın. Topladığı atık malzemelerden hayvan figürleri yapıyor. Kimisi oyuncak diyor, kimisi sanat işi. Kendisi bir yerde “hikaye kitabı yaratıkları” demeyi yeğlemiş; başka bir yerde de kendini “karışık malzeme sanatçısı” olarak tanımlamış. Kaç yaşında olduğunu bilmiyorum ama nedense kırklı yaşlarında olduğu izlenimi veriyor. İngiltere,… Okumaya devam et Annie Montgomerie’nin Hüzünlü Hikayeleri
Renklerden Moru
Güneş Terkol’un pankart atölyelerinde üretilen pankartlara bakarken, Perşembe Grubunun anneler günü pankartını hatırladım: Ayaklarımın Altında Cenneti Değil, Dünyayı İstiyorum. 1989 yılıydı. İstemiştik ki, kendi varoluşumuza uygun bir ses olsun, biz nasıl renk renksek pankartımız da öyle olsun. Bunu biz düşünmüştük, Güneş Terkol düşünmüş, yüz küsur yıl önce, Mary Lowndes de düşünmüş. Mary Lowndes, 1908’de Londra’da… Okumaya devam et Renklerden Moru
EJDERHA SMAUG’UN HAZİNESİ
SPARHAWK Kocaman bir hazinenin üstünde uyuyan Ejderha Smaug, Bilbo Baggins’in ondan aldığı küçücük bir parçanın eksikliğini hissederek yüzlerce yıllık uykusundan uyanır. Bilbo’ya kimsenin kolayca karşı koyamayacağı bir teklifte bulunur: “Gel yanıma! Yine bir şeyler al, burada daha fazla var.” Ama Hobbit’de Bilbo, Yüzüklerin Efendisi’nde yeğeni Frodo, yani Baggins’ler cezbedeci, baştan çıkarıcı hiç bir şeye kapılmazlar.… Okumaya devam et EJDERHA SMAUG’UN HAZİNESİ